Günümüzde Ortadoğu’daki jeopolitik dengeler her an değişebilirken, ABD basını, İsrail ile İran arasındaki sıcak çatışma riskinin tekrar gündeme geldiğine dair dört önemli emare açıkladı. Bölgedeki gerilimlerin yeniden tırmanabileceği kaygıları, uluslararası ilişkileri ve enerji pazarlarını alt üst edebilir. Bu durum, dünya genelinde pek çok ülkenin dış politikasını etkileyebilir. Peki, bu yeni gelişmeler ne anlama geliyor? Hangi dinamikler yeniden çatışmayı tetikleyebilir? İşte detaylar.
İsrail ve İran arasındaki gerilim, uzun yıllara dayanan bir düşmanlık ve ideolojik farklılık tarihine sahiptir. 1979 İran İslam Devrimi'nden bu yana, iki ülke arasındaki ilişkiler her türlü diplomatik girişime rağmen bir türlü düzelmedi. İran'ın nükleer programı, İsrail için bir tehdit olarak görüldüğünden, yıllardır bu konu dünya gündeminde yer ediniyor. Son yıllarda yapılan nükleer müzakerelerin başarısız olması, taraflar arasındaki gerginliği daha da artırdı. ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını sıkılaştırması ve İsrail’in bu yaptırımları desteklemesi, bölgede yeni bir savaş ortamının doğmasına zemin hazırlıyor.
ABD, hem İsrail’in hem de bölgedeki siyasi dengelerin korunmasında önemli bir aktör olmuştur. Ancak, Biden yönetiminin İran'a karşı izlediği politikalar, bazı uzmanlar tarafından tartışmalı bulunuyor. Özellikle, İsrail’in İran'a yönelik askeri saldırı tehditleriyle birlikte ABD’nin bu çıkışlara nasıl bir yanıt vereceği, gerginliğin artmasında belirleyici olabilir. Son günlerde çıkan haberler, ABD'nin İsrail'e daha fazla askeri destek sağladığına ve İran’a yönelik yaptırımların artırılacağına işaret ediyor. Bu adımlar, bölgedeki diğer güçlerin tepkisini çekebilir ve daha büyük bir çatışmaya yol açabilir.
Bütün bu dinamikler, dünya genelindeki analistlerin dikkatini çekiyor. Önümüzdeki günlerde yaşanacak olaylar, Ortadoğu'daki bu karmaşık duruma nasıl bir yön verecek bilinmez, ancak bir şey kesin: İsrail ve İran arasında olası bir savaş, yalnızca bu iki ülke için değil, tüm dünya için endişe verici sonuçlar doğurabilir.