Myanmar, Güneydoğu Asya'nın kalbinde bulunan, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile tanınan bir ülkedir. Kuzeyde Çin, batıda Hindistan ve Bangladeş ile komşu olan Myanmar; doğuda Tayland ve Laos ile çevrilidir. Yaklaşık 54 milyon nüfusa sahip olan ülke, birçok etnik gruba ev sahipliği yaparak çeşitliliği ile dikkat çekiyor. Ancak son zamanlarda deprem haberleri ile gündemi meşgul etmesi, Myanmar’ın doğal afetlerle mücadelesinin ve jeolojik özelliklerinin ön plana çıkmasına neden oldu.
Ülkenin coğrafi yapısı, yüksek dağlar, geniş düz araziler ve tropikal ormanlarla çeşitlenmektedir. Himalaya Dağları'nın etkisi altında olan Myanmar, özellikle Shan ve Kachin bölgelerinde yüksek arazilere ve volkanik aktivitenin izlerine sahiptir. Bunun yanı sıra, ülkenin batısında yer alan Andaman Denizi’ne kıyısı bulunmaktadır. Bu jeolojik altyapı, Myanmar'ı sismik aktiviteye duyarlı bir bölge haline getirirken, depremlerin meydana gelmesi için potansiyel bir zemin hazırlamaktadır.
Myanmar, ayrıca iki büyük tektonik plakanın kesişim noktasında yer almaktadır. Bu plakalardan biri, Hindistan Plakası’nın, diğeri ise Avrasya Plakası'nın etkisi altındadır. Bu nedenle, Myanmar, sık sık depremlerle karşı karşıya kalan bir ülke olmuştur. Ülkenin farklı bölgelerinde farklı büyüklükte ve derinlikte depremler meydana gelmektedir. 2022 yılında yaşanan büyük depremler, ülkenin altyapısının zayıf yapısını bir kez daha gözler önüne serdi ve acil yardım gereksinimini artırdı.
En son meydana gelen depremler, özellikle merkez bölgelerde büyük yıkımlara neden oldu. Bu depremler sonrası birçok bina, köprü ve ulaştırma altyapısı hasar gördü. Kayıp sayıları her ne kadar resmi olarak açıklanmasa da, saha araştırmaları ve yerel kaynaklar, bu tür doğal afetlerin insanların yaşamı üzerindeki etkisini açıkça gözler önüne seriyor. Depremlerden etkilenen bölgelerde yaşayan insanlar, genellikle ağrı veren tecrübelerle sarsıldıklar, çoğu evini ve işini kaybetmiş durumdadır.
Myanmar hükümeti, depremlerin ardından acil yardım çalışmalarını hızlandırmaya çalışsa da, ülkede yaşanan siyasi ve sosyal çatışmalar bu süreci olumsuz etkilemektedir. Doğal afetlerin getirdiği krizler, zaten zor duruma düşmüş sağlık sistemi ve altyapı sorunları ile birleşince, halkın zor bir dönemden geçmesine yol açıyor. Uluslararası yardım kuruluşları, bölgeye destek sağlamak için seferber olmuş, ancak yetkililere yapılan yardımın etkinliği ve dağıtımı konusunda sorunlar yaşandığı rapor edilmiştir.
Müdahale ekiplerinin çalışmaları, deprem sonrası kurtarma operasyonları ve yardım sağlama aşamalarında zaman kaybı yaşanması ve yeterli ön hazırlık yapılmaması, bu durumun daha da kötüleşmesine yol açıyor. Ülkede bir yandan insani kriz yaşanırken, diğer yandan altyapının yeniden inşası gerekmektedir. Uzmanlar, Myanmar’ın doğa ile başa çıkmak için uzun vadeli çözümler geliştirmesi gerektiğini vurguluyor.
Bu noktada, Myanmar hükümeti ve uluslararası kuruluşlar, hem doğa hem de insan kaynaklı krizlere karşı dayanıklılığı artırmaya yönelik projelere yönelmelidir. Yapısal değişikliklerin yanı sıra, toplumsal farkındalığın artırılması da bu mücadelede kritik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, yerel halkın bilgilendirilmesi ve doğal afetlere karşı hazırlıklı hale getirilmesi için eğitim programları oluşturulması önem arz etmektedir.
Sonuç olarak, Myanmar, coğrafi açıdan zengin bir ülke olmasının yanı sıra doğal afete karşı son derece savunmasız bir konumda bulunmaktadır. Son depremler, ülkenin bu hassas durumunu bir kez daha gözler önüne sererken, hem yerel hem de uluslararası düzeyde, krizlerin yönetimi ve geleceğe yönelik önlemler alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Myanmar’ın geleceği, sadece depremlerle değil, aynı zamanda bu tür afetlerle baş etme yeteneğiyle de şekillenecektir.