Ukrayna-Rusya arasındaki gerginlikler, bir yıldan fazla bir süredir dünya gündeminin en üst sıralarında yer almakta. Son dönemde artan çatışmalar ve ölümcül olaylar, iki ülke arasında çatışmanın daha fazla sürmesini isteyen ve değerlendirmelerini kaybetmeyen tarafların etkisi altında şekilleniyor. Ukrayna, Rusya'nın ateşkes taleplerine karşı sert bir tutum sergileyerek, artık müzakereleri bırakıp eyleme geçme çağrısında bulundu. Bu açıklama, yalnızca siyasi bir yanıt değil, aynı zamanda savaşın getirdiği yıkımın ve insan kayıplarının sona erdirilmesi yönündeki ısrarlı bir talep olarak öne çıkıyor.
Ukrayna hükümeti, son günlerde Rusya'nın “ateşkes” önerilerine karşı çıkan bir dizi açıklama yaptı. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, bu teklifler doğrultusunda herhangi bir müzakere sürecinin başlatılmasını reddederek, ateşkes ilan etmenin askeri ve siyasi olarak neden mümkün olmadığına dair pek çok gerekçe sundu. Bakanlık yetkilileri, barış için önce ciddi adımlar atılması gerektiğini vurguladı. “Kelimelerle değil, eylemlerle ilerleme kaydedebiliriz ve ateşkes bakımından güvenilir hiçbir öneri sunulmadığını düşünüyoruz. Maalesef bu bir taktik; gerçek bir barış arayışı değil” diyerek, perde arkasındaki politik oyunların da daha fazla sümenaltı edilmemesi gerektiğine dikkat çekti.
Ukrayna'nın bu kararlı tutumu, uluslararası kamuoyunun da dikkatini çekti. Birçok ülke, Rusya'nın barış süreci için samimi olmadığını ve uluslararası hukuka aykırı hareketler sergilediğini dile getiriyor. Batı’nın çoğu ülkesi, Ukrayna’nın barış taleplerini desteklerken, Rusya'nın uluslararası normlara uymadığına dikkat çekiyor. Özellikle Avrupa Birliği, Rusya'nın saldırgan tutumunun kınanması ve derhal durdurulması yönünde yaptırımlar uygulamaya devam ediyor. Ukrayna'nın, barış sürecine yönelik net taleplerle uluslararası destek arayışındaki kararlılığı, ülke içinde de yüksek moral bulmasını sağlıyor. Ancak, savaşın getirdiği yıkım ve kayıplar, uluslararası toplumun hızlı ve etkili yanıtlar vermesini de zorunlu kılıyor.
Özellikle insani yardım kuruluşlarının ve uluslararası örgütlerin bölgedeki etkinliği, insanların barınma, gıda ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılamada büyük önem taşıyor. Ukrayna'nın, Rusya ile herhangi bir barış anlaşmasını kabul etmeden önce, özellikle doğudaki çatışmaların durması adına uluslararası diplomasi çağrıları yapmak zorunda olduğu vurgulanıyor. “Diyalog her zaman bir seçenek ama şu an sözler yerine somut adımlara ihtiyaç var” ifadeleri yeniden gündeme geldi. Savaşın sona erdirilmesi için diyalog masalarında oturmak, karşılıklı bir güven ortamı oluşturulmadığı sürece anlamını yitiriyor.
Sonuç olarak, Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik set gibi eyleme geçme çağrısı, sadece askeri bir yanıt değil, aynı zamanda uluslararası camiada nasıl bir duruş sergileneceğine dair de önemli bir mesaj taşıyor. Barış öncelikli bir hedef ve bu hedefe ulaşmanın ancak ciddi müzakere ve eylemlerle mümkün olacağına dair farkındalık giderek artıyor. O halde, tüm gözler Ukrayna’nın bu yeni tutumuyla birlikte vaat edilenlerin yerine getirip getirilmeyeceğine çevrildi.